Evlerimizde, ofislerimizde kısacası yaşam alanı yarattığımız tüm iç mekanlarda kendimizi huzurlu, ait hissetmek, aynı zamanda da ruhumuza hitap eden bir estetik algısı içerisinde yaşamak isteriz. İyi kötü herkes yaşamakta olduğu alanı dekore etmekten, zevkine uygun bir alan yaratmaktan hoşlanır. Peki, yaşamımıza renk katan ve iç mekanlara çizgi ve kişilik kazandıran mobilyalar, sanat eserleri, süslemeler dışında ortamın içini ısıtan, ruhunuza ılık bir dokunuş sağlayan ve iç mekanı bir anda etki alanına alan, bütünleyici dekorasyon alanı nedir? Evet, doğru bildiniz; İç mekan aydınlatması.
Işıklandırma sistemleri yüzyıllar içerisinde değişik birçok yüze bürünmüş, dönüşerek, yeni oluşan ihtiyaçları da karşılayacak şekilde evrimleşerek bu güne gelmiştir. Fakat hangi tarihe bakarsak bakalım aydınlatmanın insan üzerindeki eşsiz etkisi hemen hemen hiç değişmemiştir
Eskiden evlerde saraylara yakışacak tarzda, kristal avizelerle ışıltılı ortamlar yaratmak moda iken günümüzde teknolojinin de gelişmesi ve estetik algısındaki değişimler sonucunda birçok yeni aydınlatma şekilleri ortaya çıkmıştır. İç mimarinin yakından ilgilendiği iç mekan aydınlatmasının insan psikolojisine etkisi su götürmez bir gerçektir. Endüstri alanında bile aydınlatmanın kalitesinin, verimin artmasına katkı sağladığı bilinmektedir. Rahatsız edici veya göz alan bir ışıklandırmada çalışmak ya da istirahat etmeye çalışmak zor olacaktır. Bu sebeple günümüzde yumuşak dokunuşları olan, naturel etki yaratan sistemler tercih edilmektedir. Duvardan yansıtılan ışıklar, gizli aydınlatma sistemleri bu çabanın göstergeleridir.